enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp

Avrupa’da işten çıkarma tsunamisi: Türkiye direnç üssü

Avrupa’da işten çıkarma tsunamisi: Türkiye direnç üssü
20.10.2025
A+
A-

Elektrikli dönüşüm Avrupa’da on binlerce kişiyi işsiz bırakırken, Türk otomotiv sektörü ihracat ve tedarik gücüyle küresel çalkantıya karşı ayakta duruyor. Uzmanlar, Türkiye’nin “yakın tedarik üssü” olma potansiyelinin arttığını ancak düşük kapasite kullanımı nedeniyle dikkatli olunması gerektiğini belirtiyor.

Avrupa otomotiv sektörü, elektrikli ve yazılım tabanlı mobiliteye geçiş sürecinde tarihinin en sert yapısal dönüşümünü yaşıyor. Volkswagen, Porsche, Daimler Truck, Bosch, Continental ve Stellantis gibi devler, 2030’a kadar 40 bini aşkın çalışanını işten çıkarma planı açıkladı. Bu dalga, sadece ekonomik bir yavaşlamanın değil, yüksek maliyetli içten yanmalı motor (ICE) üretiminden daha az iş gücü gerektiren elektrikli araç (EV) üretimine geçişin sonucu olarak değerlendiriliyor. Özellikle Almanya’daki yüksek işçilik maliyetleri, küresel rekabetin arttığı dönemde sürdürülemez hale gelmiş durumda.

Almanya merkezli devlerde sert kesintiler

En kapsamlı küçülme planları, Almanya merkezli üreticilerden geldi.

Volkswagen Grubu, 7.000 kişilik işten çıkarma programını başlatırken, Audi’yi de kapsayacak şekilde 35 bin kişiyi etkileyecek yeni bir maliyet düşürme planı hazırlıyor.

Porsche, 2025’in ikinci yarısında sendikalarla 3.900 kişilik kesinti için müzakere masasına oturacağını duyurmuştu.

Daimler Truck, 2030’a kadar Almanya, ABD ve Meksika’daki tesislerinde 7 bin çalışanla yollarını ayıracak.

Bosch, 2030’a kadar 13 bin kişilik istihdam azaltımına giderken;

Continental 2026 sonuna kadar 3 bin Ar-Ge çalışanını işten çıkaracağını duyurdu.

Uzmanlara göre, bu tablo “otomotivde endüstri 4.0 çağının insani maliyeti” olarak tarihe geçecek.

Elektrifikasyon ve yazılım dönüşümü, Ar-Ge’yi yeniden şekillendiriyor

Sektörün dönüşümündeki temel baskı, yüksek sermaye yatırımları ve yazılım odaklı üretim kültürüne geçiş zorlukları. Volkswagen’in yazılım birimi Cariad’daki 1.600 kişilik işten çıkarma, Avrupa’daki üreticilerin teknolojiye adaptasyonda yaşadığı sıkıntıları gözler önüne seriyor. Cariad örneği, otomotiv devlerinin geleneksel mühendislik anlayışını dijital hızla buluşturmakta ne kadar zorlandığını gösteriyor.

Türkiye otomotiv sektörü küresel çalkantıda direnç noktası oldu

Avrupa’daki istihdam krizi derinleşirken, Türkiye otomotiv sanayii üretim ve ihracat performansıyla dikkat çekiyor. Türkiye, 2024 sonunda Avrupa’nın 4’üncü, dünyanın 12’nci büyük otomotiv üreticisi konumuna yükseldi. TAYSAD verilerine göre, yakın tedarik (near-shoring) eğiliminin güçlenmesiyle Türkiye, Avrupalı üreticiler için güvenli üretim ve tedarik üssü haline geliyor.

İhracat artıyor, üretimde denge korunuyor

Otomotiv Sanayii Derneği’nin verilerine göre, 2025’in ilk dokuz ayında toplam üretim yüzde 3 artarak 1 milyon 31 bin 527 adet seviyesinde gerçekleşirken, ihracat 30 milyar 205 milyon dolara yükseldi. Aynı dönemde otomobil ihracatı yüzde 7 düşerken, ticari araç ihracatında yüzde 28 oranında artış kaydedildi. Özellikle minibüs üretiminde görülen %111,8’lik artış, Türkiye’nin Avrupa pazarındaki üretim açığını doldurma kapasitesini gösterdi. Tedarik sanayi ihracatındaki %7’lik artış, Bosch ve Continental gibi Avrupalı tedarikçilerin küçülmesinin Türkiye merkezli üreticiler için yeni sipariş fırsatları doğurduğunu ortaya koyuyor.

Kapasite kullanımı düşük ama potansiyel yüksek

Sektörde kapasite kullanım oranı yüzde 65 seviyesinde. Hafif araçlarda (otomobil + hafif ticari araç) yüzde 66, ağır kamyon grubunda yüzde 55, traktörde yüzde 39 olarak ölçülen bu oranlar, kapasite fazlası riskine işaret ediyor. Uzmanlara göre, Avrupa’daki ticari araç pazarında yaşanabilecek yeni bir durgunluk, Türkiye’de istihdam baskısını artırabilir. Avrupa’da işgücü maliyetleri yükselirken, Türkiye maliyet etkinliği ve üretim esnekliğiyle öne çıkıyor. Bosch ve Continental’in küçülme planları, Avrupa üretiminin bir kısmının Türkiye gibi yakın bölgelere kaydırılabileceği yorumlarını güçlendiriyor. TAYSAD Başkanı’na göre, Türkiye’nin kalıcı olarak ilk 10 üretici arasına girebilmesi için yıllık 2,4 milyon araç üretim kapasitesine ulaşması gerekiyor.

Türkiye için fırsat ve risk dengesi

Avrupa otomotiv sektöründeki 40 bin kişilik işten çıkarma dalgası, sadece istihdamı değil, üretim haritasını da yeniden şekillendiriyor. Türkiye, güçlü tedarik altyapısı ve ihracat performansıyla bu dönüşümün kazananları arasında yer alabilir. Ancak düşük kapasite kullanımı ve Avrupa merkezli OEM’lere bağımlılık, yakından yönetilmesi gereken riskler arasında. Uzmanlar, Türkiye’nin bu dönemi kalıcı avantaja çevirmesi için elektrifikasyon, yazılım ve batarya teknolojilerine odaklanan yatırımları çekmesi gerektiğini vurguluyor. Bu dönüşüm başarıyla yönetilirse, Türkiye Avrupa’nın yeni mobilite ekosisteminde merkez rol üstlenebilir.