Civic mi, yarış atı mı? Kim kazanır?
Honda Civic’in en üst donanımı olan Executive Plus modeliyle 4 günlük bir test sürüşü gerçekleştirdik. 182 beygir gücünde, 4 silindir 1.5L turbo benzinli bir motora sahip Civic ile 450 kilo ağırlındaki yarış atını yan yana getirdik.
Olan olmayan, binen binmeyen, gören görmeyen var mı bilmiyorum belirli bir yaş grubundaki herkesin bildiği ve sevdiği bir modeldir o.
Kimden mi bahsediyorum.
Tabi ki Honda Civic Sedan.
Ve siz değerli okuyucularımız için Civic’in en üst donanımına sahip Executive+ modelini test ettim.
4 silindir 1.5L DOHC VTEC Turbo benzinli motora sahip Honda Civic, 182 beygirlik bir güce sahip.
ARAÇTAN MENZİL UYARISI
Sizlere performansı ve sürüş konforu ziyadesiyle beğenilen en üst seviye donanıma sahip Honda Civic ile İstanbul – Düzce arasında geçen bir günlük sürüş deneyimimi paylaşacağım.
Aracı İstanbul Altunizade’de bulunan Honda Ayışığı bayisinden teslim aldıktan sonra iki gün boyunca şehir içinde kullandım.
Böylece deposu dolu iken yaklaşık 550 km yol alabilirsin diyen araç, bundan sonra ancak 235 km gidebilirsin diye uyardı.
519 LİTRELİK BAGAJ, 9 İLERİ OTOMATİK ŞANZIMAN
Gün geldi çattı ve üçüncü gün Düzce Akçakoca’daki, Karadenizin hırçın dalgalarının yanı başında bulunan Hamsi Balık Lokantaları’na doğru yola çıktık.
519 litrelik bir hacme sahip bagajımıza gerekli malzemeleri de rahatlıkla yerleştirdik.
Aracımız hem benzinli, hem CVT 9 ileri şanzımanlı hem de yere yakın.
Değmeyin keyfime.
DERİ KOLTUK TERLETTİ
Her ne kadar deri koltuklar terletse de, oturduğunuzda koltukla temas eden bölgelerinizi sarıyor.
E bu da, deri koltuktan ötürü arada bir boşta kalan ‘sol ayağınızı kaldırıp’ havalandırmak dışında sürüş konforunu olumlu etkileyen bir durum.
KONFORLU BİR ŞEKİLDE SAKARYA’YA VARDIK
Apple CarPlay ve Android Auto uyumlu eğlence sisteminin olduğu dokunmatik ekrana bazı müdahaleleri direksiyondaki tuşlarla da yapabiliyorsunuz.
6 hoparlörden gelen müzik sesinin eşliğinde seyahatimiz devam etti. Tabi ses sisteminin kalitesi tartışılır.
Bu arada performans peşinde iseniz direksiyonda bulunan kulakçıklar yardımıyla vitese müdahale edebilirsiniz.
Çarpışma Hafifletici Fren Sistemi, Şerit Koruma Destek Sistemi, Uyarlanabilir Hız Sabitleyici, Kör Nokta Uyarı Sistemi ve Honda SENSING (Herhangi bir tehlike anında araçtaki sürücü ve yolcuların görebileceği zararı en aza indirgemek üzere bir bütün haline çalışan teknoloji.) teknolojilerine sahip Civic Executive+ ile güvenli ve konforlu bir şekilde Sakarya’ya kadar geldik.
ACİLEN YAKIT ALMALIYIZ!
Sakarya’dan sonra yer yer yoğun yağmur yağışı olsa da yağmur sensörlü sileceklerin devreye girmesiyle görüş açımızı olumsuz etkileyen durum ortadan kalktı.
235 km’lik menzilimiz olduğundan bahsetmiştim.
Düzce sınırlarına girdiğimiz de araç yaklaşık 5 km daha gidebilirsin uyarı verdi.
Acilen bir akaryakıt istasyonu bulmalıydık.
Aracın navigasyonunu açtım ve benzinci noktalarını işaretledim. En yakın benzin istasyonunu seçtim ve navigasyonu aktif ettim.
Bir de ne görelim.
ÖYLE BİR YERE GELDİK Kİ…
Her tarafı açık, izbe bir yerde harap olmuş benzin istasyonuna -demeye de bin şahit- yanaştık ve hasır şapkasını gözünün önüne kadar düşüren sinema filmlerindeki gibi o yalnız ve korkutucu adama doğru yanaştık.
Otomatik açılan camı tek hareketle indirdim ve çekingen bir tavırla ‘Merhaba! Benzin alabilir miyiz’ diye sordum.
Bir den tonton bir amcaya dönüşen adam, “burada sadece mazot var. Onları da traktörüyle gelen çiftçiye veriyoruz” dedi.
Tonton amca bizi en yakın benzinciye yönlendirdi.
3 kilometre ya gideriz ya gidemeyiz.
Tarife uyarak yola koyulduk. Neyse ki korktuğumuz başımıza gelmedi.
CIVIC VE YARIŞ ATLARI YAN YANA
Yakıtımızı aldıktan sonra dedik ki; Akçakoca’ya gitmeden Düzce merkeze giden yol üzerinde bir yerde hem dinlenelim hem de çay kahve içelim.
Bunun üzerine Binef At Çiftliği’ne vardık.
Bir yanda yarış atları yetişirken bir yanda adeta ormanın içende şehirden izole olmuş bir düzen ve tertiple kurulan kapalı ve açık oturma alanları.
Babadan kalma 1974 model Anadol, 1974 model Mercedes 230.6, 1972 model Mercedes 302 otobüs, eski model kamyonet, eskiden meşrubat dağıtımında kullanılan Bedford kamyondan dönüştürülmüş bir karavan, klasikleşmiş motosikletler ve Almanların ikinci dünya savaşında, önüne makineli tüfek yerleştirilip savaştığı motosiklet çiftliğe hava katmış.
Bizleri bu güzel mekanda ağırlayan Murat bey ve kardeşine teşekkür ediyorum.
GERİ GÖRÜŞ KAMERASI DAHA KALİTELİ OLABİLİRDİ
Murat beyin, ‘Getir aracını çiftliğin içine kadar, fotoğraflarını burada çekersin’ sözlerinden sonra geri görüş kamerasını da kullanarak Honda Civic’i atların kaldığı ahırla, masaların olduğu alanın arasında kalan yere çektim. (Tabi geri görüş kamerası daha kaliteli olabilirdi.)
Fotoğraflarda yakışıklı çıksın diye bir güzel hortumla Civic’i yıkayan Murat bey, ‘İsterseniz bir yarış atını aracın başına getirip öyle de fotoğraf çekelim’ deyince gözlerim parladı.

Murat Seyok – Binef At Çifliği
YARIŞ ATI MI? HONDA CIVIC Mİ?
450 kiloluk kahve rengi asil hayvan at ile yan yana gelen Kozmik Mavi Civic, yeşilinde araya girmesiyle mükemmel bir uyum sağladı.
Tarih sahnesinde nice yiğitleri, milletleri ve devletleri üzerinde taşıyan at ile Japonya’nın bağrından kopup dünyayı dolaşan Civic’in yarışında kim galip gelir bilmiyorum.
Nihayetinde planladığımız daha uzun kaldığımız Binef At Çiftliği’nden ayrıldık ve Akçakoca’da dolaştıktan sonra Hamsi Balık Lokantaları’nın yolunu tuttuk.
Evet, sizlere her zamanki gibi sürüş izlenimlerimi aktardım. Aracın bazı özelliklerini anlatsam da geleneği bozmadım. Bundan ötürü aracın tüm teknik detaylarını
https://honda.com.tr/versiyon-detay/civic-sedan-executive-plus
adresinde bulabilirsiniz.
Kalın sağlıcakla.
Fırat İpek