enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp

Bir elinde direksiyon bir elinde telefon

Bir elinde direksiyon bir elinde telefon









16.06.2025
A+
A-

Bu yılın ilk 5 ayında gerçekleşen 257 bin 301 trafik kazasının 112 bin 905’inin sürücü kaynaklı olması ‘direksiyon başında telefon ekranıyla oynamanın’ tehlikesini ortaya koydu. Durumu ruh sağlığı açısından değerlendiren Psikolog Dr. Gezginci, “Araçta sessiz kalmak, bazı kişiler için kaçındıkları duygularla yüzleşmek. Telefon ise bu sessizliği bastırma aracı hâline geliyor” dedi.

Bir zamanlar otomobil sürmek, yalnız kalmak isteyenlerin, düşünceye dalmak ya da duygularını dinlemek isteyenlerin sığındığı bir alan olarak görülürdü. “Bir turlayayım da kafam dağılsın”, “Uzun yola çıkınca kendime geliyorum” gibi sözler bunun birer yansımasıydı. Ancak bugün, direksiyon başındaki sürücüler sık sık bir gözleri yolda, diğer gözleri telefon ekranında seyrediyor. Üstelik araçtan inince ekranla bağını kesen bazı bireyler, yalnızca sürüş sırasında sosyal medyayla ‘bağ kuruyor.’

İSTATİSTİKLER SORUNUN  BÜYÜKLÜĞÜNÜ ORTAYA KOYDU

Her ne kadar ‘araç sürerken bir elde telefon seyahat etme’ tehlikesini ruh sağlığı açısından el alacak olsak da, Emniyet Genel Müdürlüğü Trafik Başkanlığı’nın açıkladığı kaza istatistikleri durumun vahametini gözler önüne seriyor. Açıklanan istatistiklere göre 2025 yılının Ocak-Mayıs ayına denk gelen ilk 5 ayda 225 bin 396’sı ‘Yerleşim Yeri’ olmak üzere toplam 257 bin 301 trafik kazanın 112 bin 905’i sürücü kaynaklı meydana geldi. ‘Kazaların Oluş Şekline Göre Türleri’ne baktığımızda 35 bin 920 ile ‘Yandan Çarpma’ en yüksek istatistiğe sahip olurken, ‘Yayaya Çarpma’nın da 15 bin 642 ile ikinci en yüksek kaza oranı olması şaşırtıcı değil.

TAŞINABİLİR YALNIZLIK ALANIYDI

Konuya ilişkin gazetemize açıklamalarda bulunan Psikolog Dr. Gamze Gezginci, “Geçmişte otomobil ‘taşınabilir bir yalnızlık alanı’ işlevi görüyordu. Uzun yollarda sessizlikle kalır, iç sesimizi duyardık. Bu zihinsel toparlanma için oldukça kıymetliydi. Ancak günümüzde bu durumun değişti. Artık sessizlikten bile korkar hale geldik. Zira dijital dünya bireyleri ‘sürekli uyarılmaya’ alıştırdı ve bu durum beynin ödül sistemini etkileyerek kısa süreli tatminlere bağımlı hâle getirdi. Telefon ekranı bize sürekli yeni bir şey sunuyor. Bu da ‘dopamin döngüsü’ dediğimiz bir süreci tetikliyor. Yani ekrana bakmak, artık bir ihtiyaç gibi algılanıyor” dedi.

YALNIZ KALMAYI UNUTTUK

Artık çoğu kişinin yalnız kalmaya tahammül edemediğini, çünkü bastırılmış duygularla yüzleşmekten kaçındığını söyleyen Gezginci, “Bu ruh hali sürüş esnasında da kendini gösteriyor. Araç içinde sessiz kalmak, bazı kişiler için kaçındıkları duygularla yüzleşme anlamına geliyor. Telefon ise bu sessizliği bastırma aracı hâline geliyor” diye konuştu. Gezginci şunları söyledi: “Direksiyon başındaki zamanın yalnızca bir yerden bir yere gitme amacıyla değil, zihinsel toparlanma, duygusal işlemleme ve ruhsal regülasyon için de bir fırsat olarak görülmesi gerekiyor. Tıpkı eve girince açılan televizyon, arabaya binince açılan radyo gibi, elimizin hemen telefona gitmesi aslında aynı ihtiyacın farklı yansımalarıdır.”